HAKAN KOÇAR YAZDI: "ÖĞRETMENLER GÜNÜ ÜZERİNE"

ÖĞRETMENLER GÜNÜ ÜZERİNE

Merhaba…

Önümüzdeki günlerde yine 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlayacağız.

Bugün, bir öğretmen olarak sınıfa adım attığım ilk günden beri değişmeyen o hissi hatırladığım gündü Her yıl farklı öğrenciler, farklı hikâyeler, farklı ihtiyaçlar gelip gidiyor ama öğretmenlik dediğimiz şeyin özü hiç değişmiyor; bir insanın hayatına dokunmak.

Şimdi faal görevinden emekli olmuş bir öğretmen olsam da öğretmenliğin son nefese kadar sürdüğüne inananlardanım. Mesleğe başladığım ilk günü, o sınıfa girdiğim ilk anı hiç unutamam. Karşımda merakla ve biraz da heyecan ve korkuyla bakan gözler…

Bazen bir öğrencinin başını okşamanız, bazen de bir başka öğrencinizin koşup gelerek size sarılması... O içten, sevgi dolu bakışlar, yapmacıksız gülüşler öğretmen ile öğrenci arasındaki bağın iki taraflı olduğunu gösterir.

Ve elbette öğrenciler sadece bizden öğrenmiyor; biz de her gün onlardan öğreniyoruz.

Mesela sınıfta en sessiz duran öğrencinin bir gün yaptığı küçük bir yorumla tüm dersin akışını değiştirmesi… Ya da matematikte zorlanıp “Ben yapamıyorum” diyen bir öğrencinin, sabırla çalıştıkça bir anda problemi çözüp gözlerindeki ışığın değişmesi. Ya da konuşmaktan çekinen bir öğrencinin, doğru cesaretlendirmeyle sınıfın en güzel sunumunu yapması gibi.

İşte öğretmenlik, o küçük anları bir başarı hikâyesine dönüştürme yolculuğudur. Öğretmenlik, hayatın uzun ve yüksek basamaklı merdivenlerinde sizden ümit bekleyen öğrencinizin ellerinden tutarak basamak basamak yukarıya çıkartma yolculuğudur. Sevgiyle, şefkatle ve daima merhametle.

Tabii ki bu yolculukta bazen kızdığınız, üzüldüğünüz durumlarla da karşılaşacaksınız, o zaman da neden kızdığınızı ve doğru olanın ne olduğunu sabırla anlatarak, güzel olana yönlendirerek tırmanışa devam edeceksiniz.

Bazen sadece bir cümle söylersiniz ve o cümle bir öğrencinin yıllar sonra bile aklında kalır.

“Seninle gurur duyuyorum.”

“Çabanı görüyorum, daha da iyi olacaksın.”

“Hata yapmak normal, önemli olan devam etmek” gibi.

Belki biz bir ders sonunda unutuyoruz ama inanın ki onlar unutmuyor.

Öğretmenlik kâğıt üstünde bir meslekmiş gibi gözükebilir. Günümüzdeki gelişen bilişim ortamında, bazı kişilere işlevi azalmış gibi de hissettirebilir. Ama işin duygusal boyutunu, iyi bir öğretmenin öğrencisine bilgi aktarırken ilettiği enerji ve öğrenme arzusunu inanın hiç bir bilgisayar, hiç bir yapay zeka veremez.

Ve bilinmelidir ki öğretmenin gerçekte bir mesai saati yoktur. Evinde dinlenirken dahi, hangi öğrencisinin nereye takıldığını düşünüp, ertesi günkü derste nasıl daha iyi anlatabileceğini tasarlayan; duygusal yada fiziksel sorunları varsa onları da bir şekilde çözmeye çalışan, zihinleri sürekli meşgul insanlardır öğretmenler.

Öğretmen sadece müfredatı değil; öğrencisinin ruh hâlini, kaygısını, potansiyelini ve hayallerini de bilmek durumundadır.

Ve biz öğretmenler, özellikle şunu çok iyi biliriz ki; eğer bir öğrencinin dünyasına dokunabilirsen, konuları öğretmek zaten kendiliğinden gelir.

Fiilen emekli, ruhen ise son nefesine kadar mesleğine devam edecek olan bir öğretmen olarak; öğrencilerinin gelişimi için uğraşan, sabreden, emek veren, bazen bir cümlesiyle yol gösteren, bazen bir duruşuyla güç veren bütün meslektaşlarımın “Öğretmenler Günü” nü kutluyorum.

Biz, geleceği hazırlayan değil; geleceği yetiştiren insanlarız.

Ve bunun sorumluluğu kadar güzelliği de çok büyük.

Tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü kutlu olsun… İyi ki varsınız...

HAKAN KOÇAR

8 MART KADINLARIN GÜNÜ

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KADININ ADI VAR