EĞİTİMCİ, ŞAİR, YAZAR TURAN KAYIKÇI'NIN YAZISI: "KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURULUŞU VE KAPATILIŞI"
3/19/2025
ANADOLU AYDINLANMASININ IŞIĞI KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURULUŞU VE KAPATILIŞI
Anlatmakla bitmeyen uzun bir öykünün derin izleridir, Köy Enstitüleri. 17 Nisan 1940 kurulan Köy Enstitülerinin seksen beşinci kuruluş yılını kutluyoruz. Ülkemizde eğitimde, öğretimde, tarımda, hayvancılıkta, kültür ve sanatta bilgi ve estetiğin harman edilmesiyle kültürler arsında bir köprü oluşturmuştur. Ondandır UNEECO tarafından dünyada örnek bir eğitim modeli olarak önerilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 1935’teki IV. Kurultayı’nda Çağdaşlaşma Önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün önerileriyle İlköğretimin yaygınlaştırılması amacıyla bir dizi kararlar alındı. Bunların en önemlisi, askerliğini onbaşı ve çavuş olarak yapan köy gençlerinin kısa bir eğitimden geçirilerek kendi köylerinde eğitmen olarak görevlendirilmesiydi. İlk uygulama 1936’da başladı ve 84 köylü genç Eskişehir’e bağlı Çiftelerde açılan bir kurstan sonra köy eğitmeni olarak görevlendirildi. Uygulamanın başarılı olması üzerine kursların sayısı artırıldı. Eğitmenlere toprak, tohumluk ve tarım araç-gereci de verilerek bulundukları bölgede tarımsal çalışmalara öncülük etmeleri sağlandı. 1937’de konu daha kapsamlı bir biçimde ele alındı ve Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’ın hazırlattığı bir program çerçevesinde Eskişehir Çiftelerden sonra İzmir Kızılçullu’da Edirne Kepirtepe’de Kastamonu Gölköy’de ve Kars Cılavuz’da eğitmen okulları açıldı.
Eğitmen okullarındaki eğitim öğretim Köy Enstitülerinin açılması için bir basamak olmuştur.
Bu çalışma Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığını üstlenmesiyle birlikte daha da genişletildi. Başlatılan yeni programın mimarı, dönemin ilköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç oldu. 17 Nisan 1940’ta çıkarılan 3803 sayılı kanunla Köy Enstitüleri Kanunu önceki deneme okullarının enstitüye dönüştürülmesini ve ayrıca 17 yeni köy enstitüsü açılmasını öngörüyordu. Bu okulların her birinin bir çevresi olacak ve bu çevre içinde yer alan illere, nüfusa göre öğrenci kontenjanı ayrılacaktı. Enstitülere, beş yıllık köy okullarını bitirenlerle üç yıllık okulları bitirenlerden iki yıllık hazırlık sınıfını başarıyla tamamlayanlar alınacaktı. Karma öğretim sistemine dayanan enstitülerin öğretim süresi beş yıldı. Öğrencilerin ilk üç yıllık başarı düzeylerine bakılarak en başarılılar öğretmenliğe, geri kalanlar öteki köy hizmetlerine yönlendirilecekti. Okullar aynı zamanda birer tarım işliği, sağlık ocağı olarak işlev görecek, çeşitli tohum ve tarım araçlarının ilk denemeleri buralarda yapılacaktı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayırdığı ödenekle, öngörülen 21 Köy Enstitüsü’nün kısa sürede kurulup tamamlanması olanaksız olduğundan, gerek yapım, gerekse öğretim ve uygulama harcamalarının karşılanmasında köy bütçelerine ve imeceye de başvuruldu. Enstitülere alınan öğrenciler okulun yapım işlerinde ve örnek tarım uygulamalarında da görev aldılar. Köy Enstitülerinde okutulan derslerin %50’si kültür, %25’i tarım, %25’i de teknik dersleriydi.
Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek amacıyla 1942-43 öğretim yılında Ankara Hasanoğlan’da Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek için Yüksek Köy Enstitüsü açıldı. Köy Enstitülerinin en başarılı öğrencileri, öğretmenler kurulu kararı ve sınavla öğretim süresi üç yıllık bu okula alındı. Köye yönelik bir araştırma enstitüsü olması da amaçlanan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nde Türkiye’nin en seçkin eğitimcileri, üniversite öğretim üyeleri ve devlet yöneticileri görev aldı. Derslerin bir bölümü Ankara’daki bazı fakülte ve yükseköğretim kurumlarında görülüyor, bazı uygulamalı dersler ise ilgili devlet kuruluşlarında işleniyordu. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapandığı tarih 1947 yılına kadar 209 mezun verdi.
Köy Enstitüsü mezunu ilkin 1941 öğretmen 1944 yılında köy okullarında görev aldı. 1948’de Van’a bağlı Erciş’te açılan Köy Enstitüsü ile birlikte toplam sayı 21’e ulaşan köy enstitülerinden kapatıldıkları 1954 yılına kadar 1.398’i bayan, 15.943’ü erkek olmak üzere toplam 17.341 köy öğretmeni diploma aldı. 1936-1947 yılları arasında faaliyet gösteren eğitmen kurslarından ise 8.675 eğitmen mezun oldu. Sağlık bölümlerinden de 1.248 sağlık memuru yetişti.
Çok partili rejime geçildikten (1946) seçimlerinden sonra Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve adı Köy Enstitüleriyle özdeşleşen İsmail Hakkı Tonguç görevden alınmıştı. Yeni kurulan Demokrat Parti’nin (DP) yoğun eleştirileriyle karşılaşan Köy Enstitüleri bu dönemde belirgin bir duraklama geçirdi. 1947’de, Reşat Şemsettin Sirer’in Milli Eğitim Bakanlığı sırasında, eğitim programları temelli yitikliklere uğradı ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı, Köy Enstitülerinin yönetici ve öğretmenleri değiştirildi.
1945 yılında TBMM çıkarılan köylüyü topraklandırma kanunu kurulmakta olan DP içindeki toprak sahiplerinin muhalefeti nedeniyle uygulanamadı. Nitekim 1950 seçimleri arifesinde Van Milletvekili Kinyas Kartal, doğulu toprak sahipleri birlikte Eskişehir Milletvekili Emin Emin Sazak’la birlikte Adnan Menderesle görüşerek:
“Siz iktidara gelirseniz Köy Enstitülerini kapatırsanız ağlar olarak oyumuz size vereceğiz. Bu sözü vermeyecekseniz size oy vermeyi düşünmüyoruz. . Menderes kendinden emin bir şekilde: Size söz veriyorum, iktidara geldiğimizde ilk ilk işimiz Köy Enstitülerini kapatmak olacaktır.”
Kinyas Kartal’ın Van’ da çok sayıda köyü mevcuttur. Birkaç köye gittiğinde, her zaman halini, hatırını ve isteklerini bildiren köy halkı olduğu halde; Köy Enstitülü Öğretmenlerin görev yapmasından sonra hiçbir köylü Kinyas Ağa’nın yanına dahi gelmedi. Bu durumu köydeki vekiline sorduğunda “Ağam köylerdeki öğretmenler bizim her sorunumuzla yakından ilgileniyorlar. Parası olmayan, para veriyorlar, yolumuzun yapılması, köye su getirilmesi gibi her işimize koşuyorlar. Bu durum başata Kinyas Kartal olmak üzere tüm ağaların otoritelerinin sarsılmasına neden olmuştu. Köylünün uyanmasını istemeyen ağalar Adnan Menderesle Köy Enstitülerinin kapanması için görüşmüşlerdi.
Aynı yıl, eğitmen kurslarına son verildi. DP’nin iktidara geldiği 1950 seçimlerinin ardından önce sağlık bölümleri kapatıldı sonra da Köy Enstitülerinin programı klasik ilköğretimen okullarının programıyla birleştirildi (1952). Birkaç yıl sonra da çıkarılan 6234 sayılı yasayla Köy Enstitüleri tümüyle kapatıldı (1954) Köy Enstitülerinin adı İlköğretmen Okulu olarak değiştirildi.
Öğretmen Okulları 1976 yılında kapatılarak Öğretmen Liselerine dönüştürülmüştür. 2016 yılında Öğretmen Liseleri ’de kapatılarak Anadolu Liseleri’ne dönüştürüldü. Böylece devletin öğretmen yetiştirme politikası tamimiyle iflas etmiş oldu. Sonuçta her meslek erbabından öğretmen yetiştirme amacı güdüldü. Mizahı, güldürüyü, tiyatroyu, şiiri, öyküyü ve tiyatroyu, felsefeyi insan hayatından çıkarırsanız; o toplumu düşünceden mahrum bıraktığınız gibi onları her türlü cahilliğin kollarına itersiniz. İşte Köy Enstitüleri cahilliğin yok edilmesi için bir panzehirdi. Ülkemizin eğitim ve öğretim durumu içler acısı bir şekilde önümüzde durmaktadır. Karanlık Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla başlamıştır.
Köy Enstitüleri dalından daha ham iken koparılmış dünyanın en değerli kültür, eğitim ve özgürlük meyvesidir. Bu okullar çok sayıda öğretmen ve eğitmen yetiştirmenin ve köy çocuklarına öğrenim olanağı sağlamanın yanı sıra Türkiye’nin kültür yaşamına devrimci bir atılımla damgasını vuran bir “köy kökenli aydın kuşağı” yaratan; Köy Enstitüleri, yöneltilen bütün eleştirilere karşın kalıcı bir iz bırakmıştır.
ANADOLU AYDINLANMASININ IŞIĞI KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURULUŞU VE KAPATILIŞI
Anlatmakla bitmeyen uzun bir öykünün derin izleridir, Köy Enstitüleri. 17 Nisan 1940 kurulan Köy Enstitülerinin seksen beşinci kuruluş yılını kutluyoruz. Ülkemizde eğitimde, öğretimde, tarımda, hayvancılıkta, kültür ve sanatta bilgi ve estetiğin harman edilmesiyle kültürler arsında bir köprü oluşturmuştur. Ondandır UNEECO tarafından dünyada örnek bir eğitim modeli olarak önerilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 1935’teki IV. Kurultayı’nda Çağdaşlaşma Önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün önerileriyle İlköğretimin yaygınlaştırılması amacıyla bir dizi kararlar alındı. Bunların en önemlisi, askerliğini onbaşı ve çavuş olarak yapan köy gençlerinin kısa bir eğitimden geçirilerek kendi köylerinde eğitmen olarak görevlendirilmesiydi. İlk uygulama 1936’da başladı ve 84 köylü genç Eskişehir’e bağlı Çiftelerde açılan bir kurstan sonra köy eğitmeni olarak görevlendirildi. Uygulamanın başarılı olması üzerine kursların sayısı artırıldı. Eğitmenlere toprak, tohumluk ve tarım araç-gereci de verilerek bulundukları bölgede tarımsal çalışmalara öncülük etmeleri sağlandı. 1937’de konu daha kapsamlı bir biçimde ele alındı ve Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’ın hazırlattığı bir program çerçevesinde Eskişehir Çiftelerden sonra İzmir Kızılçullu’da Edirne Kepirtepe’de Kastamonu Gölköy’de ve Kars Cılavuz’da eğitmen okulları açıldı.
Eğitmen okullarındaki eğitim öğretim Köy Enstitülerinin açılması için bir basamak olmuştur.
Bu çalışma Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığını üstlenmesiyle birlikte daha da genişletildi. Başlatılan yeni programın mimarı, dönemin ilköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç oldu. 17 Nisan 1940’ta çıkarılan 3803 sayılı kanunla Köy Enstitüleri Kanunu önceki deneme okullarının enstitüye dönüştürülmesini ve ayrıca 17 yeni köy enstitüsü açılmasını öngörüyordu. Bu okulların her birinin bir çevresi olacak ve bu çevre içinde yer alan illere, nüfusa göre öğrenci kontenjanı ayrılacaktı. Enstitülere, beş yıllık köy okullarını bitirenlerle üç yıllık okulları bitirenlerden iki yıllık hazırlık sınıfını başarıyla tamamlayanlar alınacaktı. Karma öğretim sistemine dayanan enstitülerin öğretim süresi beş yıldı. Öğrencilerin ilk üç yıllık başarı düzeylerine bakılarak en başarılılar öğretmenliğe, geri kalanlar öteki köy hizmetlerine yönlendirilecekti. Okullar aynı zamanda birer tarım işliği, sağlık ocağı olarak işlev görecek, çeşitli tohum ve tarım araçlarının ilk denemeleri buralarda yapılacaktı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayırdığı ödenekle, öngörülen 21 Köy Enstitüsü’nün kısa sürede kurulup tamamlanması olanaksız olduğundan, gerek yapım, gerekse öğretim ve uygulama harcamalarının karşılanmasında köy bütçelerine ve imeceye de başvuruldu. Enstitülere alınan öğrenciler okulun yapım işlerinde ve örnek tarım uygulamalarında da görev aldılar. Köy Enstitülerinde okutulan derslerin %50’si kültür, %25’i tarım, %25’i de teknik dersleriydi.
Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek amacıyla 1942-43 öğretim yılında Ankara Hasanoğlan’da Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek için Yüksek Köy Enstitüsü açıldı. Köy Enstitülerinin en başarılı öğrencileri, öğretmenler kurulu kararı ve sınavla öğretim süresi üç yıllık bu okula alındı. Köye yönelik bir araştırma enstitüsü olması da amaçlanan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nde Türkiye’nin en seçkin eğitimcileri, üniversite öğretim üyeleri ve devlet yöneticileri görev aldı. Derslerin bir bölümü Ankara’daki bazı fakülte ve yükseköğretim kurumlarında görülüyor, bazı uygulamalı dersler ise ilgili devlet kuruluşlarında işleniyordu. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapandığı tarih 1947 yılına kadar 209 mezun verdi.
Köy Enstitüsü mezunu ilkin 1941 öğretmen 1944 yılında köy okullarında görev aldı. 1948’de Van’a bağlı Erciş’te açılan Köy Enstitüsü ile birlikte toplam sayı 21’e ulaşan köy enstitülerinden kapatıldıkları 1954 yılına kadar 1.398’i bayan, 15.943’ü erkek olmak üzere toplam 17.341 köy öğretmeni diploma aldı. 1936-1947 yılları arasında faaliyet gösteren eğitmen kurslarından ise 8.675 eğitmen mezun oldu. Sağlık bölümlerinden de 1.248 sağlık memuru yetişti.
Çok partili rejime geçildikten (1946) seçimlerinden sonra Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve adı Köy Enstitüleriyle özdeşleşen İsmail Hakkı Tonguç görevden alınmıştı. Yeni kurulan Demokrat Parti’nin (DP) yoğun eleştirileriyle karşılaşan Köy Enstitüleri bu dönemde belirgin bir duraklama geçirdi. 1947’de, Reşat Şemsettin Sirer’in Milli Eğitim Bakanlığı sırasında, eğitim programları temelli yitikliklere uğradı ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı, Köy Enstitülerinin yönetici ve öğretmenleri değiştirildi.
1945 yılında TBMM çıkarılan köylüyü topraklandırma kanunu kurulmakta olan DP içindeki toprak sahiplerinin muhalefeti nedeniyle uygulanamadı. Nitekim 1950 seçimleri arifesinde Van Milletvekili Kinyas Kartal, doğulu toprak sahipleri birlikte Eskişehir Milletvekili Emin Emin Sazak’la birlikte Adnan Menderesle görüşerek:
“Siz iktidara gelirseniz Köy Enstitülerini kapatırsanız ağlar olarak oyumuz size vereceğiz. Bu sözü vermeyecekseniz size oy vermeyi düşünmüyoruz. . Menderes kendinden emin bir şekilde: Size söz veriyorum, iktidara geldiğimizde ilk ilk işimiz Köy Enstitülerini kapatmak olacaktır.”
Kinyas Kartal’ın Van’ da çok sayıda köyü mevcuttur. Birkaç köye gittiğinde, her zaman halini, hatırını ve isteklerini bildiren köy halkı olduğu halde; Köy Enstitülü Öğretmenlerin görev yapmasından sonra hiçbir köylü Kinyas Ağa’nın yanına dahi gelmedi. Bu durumu köydeki vekiline sorduğunda “Ağam köylerdeki öğretmenler bizim her sorunumuzla yakından ilgileniyorlar. Parası olmayan, para veriyorlar, yolumuzun yapılması, köye su getirilmesi gibi her işimize koşuyorlar. Bu durum başata Kinyas Kartal olmak üzere tüm ağaların otoritelerinin sarsılmasına neden olmuştu. Köylünün uyanmasını istemeyen ağalar Adnan Menderesle Köy Enstitülerinin kapanması için görüşmüşlerdi.
Aynı yıl, eğitmen kurslarına son verildi. DP’nin iktidara geldiği 1950 seçimlerinin ardından önce sağlık bölümleri kapatıldı sonra da Köy Enstitülerinin programı klasik ilköğretimen okullarının programıyla birleştirildi (1952). Birkaç yıl sonra da çıkarılan 6234 sayılı yasayla Köy Enstitüleri tümüyle kapatıldı (1954) Köy Enstitülerinin adı İlköğretmen Okulu olarak değiştirildi.
Öğretmen Okulları 1976 yılında kapatılarak Öğretmen Liselerine dönüştürülmüştür. 2016 yılında Öğretmen Liseleri ’de kapatılarak Anadolu Liseleri’ne dönüştürüldü. Böylece devletin öğretmen yetiştirme politikası tamimiyle iflas etmiş oldu. Sonuçta her meslek erbabından öğretmen yetiştirme amacı güdüldü. Mizahı, güldürüyü, tiyatroyu, şiiri, öyküyü ve tiyatroyu, felsefeyi insan hayatından çıkarırsanız; o toplumu düşünceden mahrum bıraktığınız gibi onları her türlü cahilliğin kollarına itersiniz. İşte Köy Enstitüleri cahilliğin yok edilmesi için bir panzehirdi. Ülkemizin eğitim ve öğretim durumu içler acısı bir şekilde önümüzde durmaktadır. Karanlık Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla başlamıştır.
Köy Enstitüleri dalından daha ham iken koparılmış dünyanın en değerli kültür, eğitim ve özgürlük meyvesidir. Bu okullar çok sayıda öğretmen ve eğitmen yetiştirmenin ve köy çocuklarına öğrenim olanağı sağlamanın yanı sıra Türkiye’nin kültür yaşamına devrimci bir atılımla damgasını vuran bir “köy kökenli aydın kuşağı” yaratan; Köy Enstitüleri, yöneltilen bütün eleştirilere karşın kalıcı bir iz bırakmıştır.
TURAN KAYIKÇI
cinaraltikultursanat@gmail.com