HAKAN KOÇAR "YİTİK AŞKIN İZLERİ" KISA ÖYKÜSÜYLE EDEBİYAT SAYFAMIZDA
HAKAN KOÇAR
YİTİK AŞKIN İZLERİ
Ayaz, otobüs durağında dondurucu soğukta beklerken, içindeki fırtınanın hiddeti giderek artıyordu. Gece, karanlık ve sessizdi. Ayaz'ın iç dünyası ise fırtınalarla çalkalanıyordu. Karanlık sokağa boş gözlerle bakıyor, gelip geçen silüetleri izlerken geçmişinden izler arıyordu. Umarsız gözlerle karşı kaldırıma bakarken birden titreyen bir figür belirdi. Genç bir kadın, dondurucu soğuktan kendini korumaya çalışıyordu, ancak gözlerindeki çaresizlikten kaçamıyordu.
Ayaz, Leyla ile tanıştığı o günü hatırladı. Üniversite yıllarında, baharın tatlı esintisiyle tanışmışlardı. İlk bakışta aşk, dediği o andı. Leyla, onun yaşamına giren bir ışıktı, hayatının en güzel anlarını onunla yaşamıştı. Ancak zamanla, Leyla'nın gözlerindeki ışıltı solmaya başlamış, sevgi dolu günler, hüzün dolu anılara dönüşmüştü.
Ve bir gün, Leyla ansızın ortadan kaybolmuştu. Bir not, bir iz bırakmadan gitmişti. Ayaz, o günden beri yalnızca bir hayalet gibi yaşamıştı. Geçen yıllar boyunca, Leyla'nın geri dönmesini umut ederek, onunla birlikte geçecek mutlu günlerin hayalini kurarak yaşamıştı. Ancak özlemi, aşkı olan Leyla geri dönmemişti.
Otobüs, durakta yavaşça durduğunda kafasını çevirerek kayıtsızca baktı. İçeride sadece birkaç kişi vardı. Otobüsün solgun ışıkların altında kimi uyukluyor, kimi telefonuna bakıyordu. Ayaz içeri adımını attı, arka tarafta cam kenarına oturdu.
Otobüs hareket ederken, Leyla'nın beklenmedik bir şekilde içeri girdiğini fark etti. Gözlerini inanamayan bir şekilde ovuşturdu, ancak gerçekti. Leyla karşısındaydı. Yavaş adımlarla kendisine doğru ilerliyordu. Kalbi hızla atmaya başladı, sanki zaman durmuş gibiydi.
“Leyla...” diye fısıldadı.
Leyla, geçmişten gelen bu sesi tanımıştı. Hafifçe başını kaldırdı ve Ayaz'a baktı. Gözlerinde hala o tanıdık ışıltı vardı, ancak bir hüzünle karışmıştı. Ayaz, yerinden kalkarak Leyla'nın yanına doğru ilerledi.
“Seni bekliyordum, Leyla. Seni o kadar özledim ki…” dedi.
Leyla, başını hafifçe salladı. “Ben de seni özledim, Ayaz. Ama artık geri dönme vaktim yok.”
Ayaz'ın içinde umut ve çaresizlik arasında bir savaş başlamıştı. “Neden gittin, Leyla? Neden hiçbir iz bırakmadan terk ettin beni?”
Leyla, gözlerini kaçırdı, acı dolu bir ifadeyle. “Beni affet, Ayaz. Gitmem gerekiyordu, ama seni bırakmak istemezdim. Her günümde, her anımda seni düşündüm. Geri dönme şansım olmadığını düşündüm. Hayatıma katarak senin de mutsuz olmanı istemedim”
Ayaz, duygusal bir karmaşanın içindeydi. “Bir şans ver bana, Leyla. Tekrar deneyelim, lütfen!” dedi.
Leyla, başını hafifçe salladı. “Çok geç, Ayaz. Artık çok geç. Sana zarar vermek istemiyorum. Ben artık o eski Leyla değilim.”
Karşılıklı bakışlarla geçen yarım dakikalık sürede gözlerden kalbe bir fırtına akmış, yürekler eski bir aşkın acısıyla yeniden sızlamaya başlamıştı. Otobüs durduğunda Leyla, gözlerindeki hüzünle Ayaz'a veda etti. Ayaz, donmuş gibi önündeki koltuğa oturdu, içindeki acı ve hüsranla baş başa kaldı. O andan sonra, anlamıştı ki bazen geri dönüş yolu yoktur. Ama yine de, insanın içindeki damla damla biriken sevgi ve özlem hiçbir zaman sönmezdi.
Ayaz, o günden sonra, hayatına devam etti. Ancak yıllar sonra birkaç dakikalığına da olsa bulup yeniden kaybettiği Leyla'nın hatırası her zaman kalbinin bir köşesinde yaşadı.
Belki de bazı aşklar sonsuza kadar sürmezdi, ama onun için Leyla, unutulmayacak bir iz bırakmıştı.