EĞİTİMCİ YAZAR FİRDEVS KIRGIN ÇINARALTI KÜLTÜR SANAT'TA


FİRDEVS KIRGIN
GÜNEŞE YAR OLACAKTI
İçimizde biriken sözcükler…
Ortamına göre konuşmalar, insanına göre şekillenen davranışlar… Biz ne zaman kendimiz gibi olacağız? Hiç çekinmeden güleceğiz? Köşe bucak saklanmadan ağlayabileceğiz? Kırıldığımızda söyleyebilecek, içimizi riyasız bir yüze dökebileceğiz? Çiçekli çizgili elbisemizle bağ bahçe dolaşacağız? Ah o alaycı bakışlar! O umursamaz tavırlar! Ne zaman son bulacak?
Biz ne zaman koşulsuz kucaklaşacağız? Ne zaman sorgusuz sualsiz sevmeyi öğreneceğiz? Karşılık beklemeden iyilik yapmayı, her güzel hasleti misliyle başkaları için istemeyi. Küçük bir çocuğun masum bakışlarına gülümseyerek karşılık vermeyi.
Takdir görmek ister minik bir kalp, ya da asırlık bir çınar… En çok da en yakınından. “Güler yüzlü bir çocuksun. Vefalı bir arkadaşsın. Dürüst bir dostsun. Fedakar bir babasın. Şefkatli bir annesin. Acımı paylaşan eşsin. Başardığımda beni alkışlayan kardeşsin…”
Varsa bu dünyada bir mutluluk adı sevilmekti. Adı değer görmekti. Ama öyle uzaklarda değildi. En yakınlarının kalbindeki yerinde, dilindeki güzel sözde, gözlerindeki katıksız sevgideydi.
Oysa haset ne büyük bir cezaydı. Girdiği kalbi karartırdı. Hırs ne büyük bir hüsrandı. Merhametsizlik en büyük azaptı. Bencillik nasıl bir girdaptı? Bir girişin vardı içine, ve bir de kayboluşun… Bunlar zor olandı. Zamanla o küçük çocuğu yorandı. Yalnızlaştırandı. Yüreğini derin bir kırgınlığa mühürleyen kara bir bataktı. Bu dünyada ışıksız kalmaktı...
Her yüzyılda bir yenilenen şu kainatta var olan bir damlaydı insan. Sevecek sevilecekti. Emek verdiği gönüllerde huzur temaşa edecekti. Hiçlik pınarından akacak, buhar olup semaya süzülecek ve bir gün güneşe yar olacaktı.