EDEBİYATIMIZIN DEĞERLİ KALEMİ FATMA TÜRK KUŞKAYA, YAZILARIYLA ÇINARALTI'NDA


GÜZEL ŞEYLER
Pencereden karşı kıyıları izliyorum. Yemyeşil, ormanlık dağların zirveleri tıraşlanmış, yılan gibi kıvrılan, uzayıp giden bir yolun sonuna siteler kondurulmuş. İçim acıyor. Her tepenin doruğunda durum aynı. Doğuran, dişil olan ne varsa yok ediyorlar. Yemyeşil dağların karnını delik deşik ettiler, betona gömdüler o güzelim yaşamı.
Tohumu da unutacağız bir gün. Sandıklarda saklamazsak.
Sahi, bir karaca, bir ceylan ya da karınca neden çıkar ölüm pazarına? Bir dere, bir deniz daha nasıl bağırabilir, kurutuldukça doğurganlığı?
Kadın kendini ne kadar örtse, saklasa da olmuyor, sinmeyip, dize gelmese de olmuyor. Döve döve, söve söve, vura vura, kıra kıra öldürülüyor.
Neden duyulmuyor evrenin acı çığlıkları, gökyüzü de zehirlendi, ondan mı?
Hepimiz her şeyin eskisi gibi olmasını düşlüyoruz, umut ediyoruz, olmuyor, bu gidişle olmaz da. Her burkulma, her deneyim, her acı, her sitem, her kırılma... derin izler bırakır ve hasarlar kolay kolay tamir edilmiyor.
Geçenlerde bir yazar arkadaşım güzel şeyler de oluyor, diye yazmıştı bana. Olmasa zaten yaşanmaz.
Bir ışık, bir ses, bir renk, bir kitap, bir gülüş, bir çiçekli dal, bir insan... Her daim umuttur insana. Ama göz göre göre umudu da kurutuyorlar. Biraz yakınlaşıp insani duyguları paylaşın, yaşamınıza güzel şeyler gelsin de izleyin bakalım.
El ele, ölüm getiren şeyleri dünyamızdan silkip atmazsak doğuran, yaşamı yaşanılır kılan ne varsa sabun gibi kayacak avuçlarımızdan.
FATMA TÜRK KUŞKAYA
YAZARIN DİĞER YAZILARI