DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜ BİLDİRİSİ AYLA KUTLU'DAN...


Dünya üzerinde insanın varolduğu zamanlardan bu yana, özel anlar hep kutlanıla gelmiş. Bunun için özel tarihler belirlenip, aynı tarihlerde kutlama, anma etkinlikleri düzenlenir olmuş. 14 Şubat tarihinin de günümüzde hep sevgililer günü olduğu kanıksanmış. Oysa ki bugün aynı zamanda "Dünya Öykü Günü" dür.
80’lerin başında ODTÜ Edebiyat Kulübü’nün başkanı yazar Özcan KARABULUT, soluğunu öyküyle birlikte hissedenlerdendir.
Özcan Karabulut ve arkadaşları, 90’lı yılların ortalarından itibaren Ankara Öykü Günleri adı altında büyük edebiyat buluşmalarını gerçekleştirir. Bu edebiyat buluşmalarından 2002 yılında bir gün doğar: 14 Şubat Dünya Öykü Günü!
Ankara’da doğan “14 Şubat Dünya Öykü Günü” projesi, 2003’te PEN Ankara temsilcisi Prof. Dr. Aysu ERDEN’in de katıldığı Mexico City’de yapılan 69. Uluslararası P.E.N. Kongresi’nin Delegeler Meclisi toplantısında onaylanarak kabul edilir. Ardından, UNESCO’nun 2005’te yapılan kongresinde de proje kabul edilir. “14 Şubat Dünya Öykü Günü” dünyanın farklı coğrafyalarında farklı dillerince kutlanmaya başlar.


2024 YILININ DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜ BİLDİRİSİNİ AYLA KUTLU YAZDI
Her yıl öykü gününde bir yazar tarafından yazılan Dünya Öykü Günü Bildirisi yayınlanarak, çeşitli etkinlikler düzenleniyor ve insanın varlığından bu yana kendini ifade etme araçlarından biri olan öykünün önemi anlatılıyor. 2024 yılının öykü günü bildirisini ise Ayla Kutlu'dan.
2024 YILI DÜNYA ÖYKÜ GÜNÜ BİLDİRİSİ
İnsan, doğduğu anda aldığı ilk soluğun ardından attığı çığlıkla “yaşıyorum” mesajını iletir: Dünyanın en yalın, en kişiye özgü, çevresine umut dağıtan ilk öyküsüdür bu.
Doğmak ve yaşıyor olmak tükenmeyen bir öyküdür.
Zaman, doğa, toplumsal değerler, yakınlarımız, içimizde köklenen ilişkiler, inançlar, sorunlar… Dahası, duyguların bağlaşmasından gelen olumlu, olumsuz birikimler, içsel çelişkiler…
Ve eklenebilecek daha pek çok şey, öykünün kaynakları olabilir. İnsanlık hallerini düşünsel ve duygusal algı sınırlarının sonuna kadar yorumlayan öykücü; yansıtma yeteneğiyle birlikte, özenli dil, farklı anlatım biçimleri, inandırıcı kurgu ile öykü sanatının emekçisi olarak kendi farklı dünyasını yaratır.
Öyküyü; anlatı konularıyla, sınırları en geniş yazın türü olarak niteleyebiliriz. En oylumlu metin olarak nitelendirilen roman, teknik kurgusu yönünden öykülerden oluşan bir bileşimdir. Bu sanat, insanlığın her çağında var olan şeylerle; varsayılan kurgusallıkları kapsadığı gibi; canlı cansız, gerçeküstü, yalın gerçekleri de duygusal yönden derinleştirir. Yalnız yazarını değil, gözüne ve oradan içsel dünyasına ulaştığı okuru da sıradanlıktan çıkarır. Genellikle küçük oylumlu sayılan bu yazın türünün yaşamımızdaki yerini senede bir gün toplumsal etkinlikle onurlandırmayı, anlamlı bir değerbilirlik olarak nitelendiriyor, bu yolda harcanan emeklerin sahiplerine saygılarımı sunuyorum.
Metinlerin gözümüzün önünde sıradan işaretlermiş, harflermiş, sözcüklermiş gibi sessiz ve onurlu duruşlarından; yaşam boyu yorumlanacak duygulanımlar yaratanlara, yazının içerdiği “saklı cevher”i üreten sanatçılara ve okurlara ne mutlu. Gün bizlerin…
Yüreğin bir ince dalı var ki,
Öyküler sürgit titretecektir.
Yazarın emeği, yeni olay, algı, yorum ve anlatımla bütünleştiğinde; bilinen şeylerin başka yüzlerini keşfetmenin coşkusu, okura bir armağan olarak yansır. Dahası… Öyküde insanları tiryaki kılmak gibi bir özellik de vardır. Bu yüzden öykücüler, kuşaklar boyunca yeni anlatımları sanat dünyamıza sunarak, algımızı yüceltir, derinliğimizi artırırlar. Her yaştaki insanı etkileyen bu dal, onu daha duyarlı olmaya yönlendiren içerikleriyle; yaşamın her aşamasında okurun özlediği/ özleyeceği lezzeti sunarak; uzun- kısa, acı-tatlı, örseleyici yahut onurlandırıcı içerikleriyle… Ödüldürler. Paylaşıldıkça; bireyin, halkların, insanlığın ortak mirası olan dillerin sahipleneceği bu armağanlar kuşaktan kuşağa aktarılma onurunu kazanırlar.
Söz denen yoğun cevher, kendini sürekli üretip renklendiren zihinsel güçle birleştiğinde, billur bir kaynak gibi canlı ve coşkulu yeni gönül şenlikleri oluşturur.
Söz sanatının erken kanatlanmış yavrularıdır öyküler,
Engin özgünlükler yaratan duygularla,
Çatlayan tohumu, belleğimizin
Şiirle roman arası bir yolda yürür.
Bin bir kez çeşitlenir.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı ardından, 14 Şubat dünya öykü gününü var edenlerle yaşatanları kutluyorum.
AYLA KUTLU