BEHİCE AKÇA KARADENİZ 'DEN BİR ÖYKÜ: "SONBAHARIN HÜZNÜ"


BEHİCE AKÇA KARADENİZ
SONBAHARIN HÜZNÜ
Aslı Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliği bölümünden mezun olmuştu ve tayin bekliyordu.
Evde oturmaktan sıkıldığı bir sonbahar günüydü. Camdan dışarıyı seyrederken dökülen yaprakları gördü ve sonbaharlar beni hep hüzünlendirir, sararıp düşen her yaprağı ağaçların gözyaşı gibi düşünürüm. Sanki bu onların sonunun habercisiymiş gibi gelir bana diye düşündü.
Yine böyle doğaya bakıp hüzünlendiği bir gün sahile inip dolaşmak ve bu duygudan kurtulmak istedi. Giyindi dışarıya çıktı. Güneşli bir sonbahar günü hava pırıl pırıldı. Deniz masmavi bir çarşaf gibi süzülüyordu. “Oh be dedi içim açıldı ferahladım.” Sahilde yürümeye başladım. Gezinirken denizin kıyısında durmuş karşı sahili seyreden kıza takıldı gözü. Kıs sapsarı saçları , masmavi gözleriyle o kadar güzeldi ki gözünü ondan alamadı Aslı. Dayanamayıp yanına yaklaştı kız o kadar dalgındı ki Aslı’yı fark etmedi.
Onun hüzünlü ve dalgın bakışları Aslı’yı çok etkiledi. Kendi kendine güçlü bir ressamın fırçasından çıkmış bir tablo gibi bakmaya kıyamazsın denilen türden bir güzelliği var diye söylendi. Sanki Aslı’yı onun hüzünlü yanına çeken bir el vardı. Dayanamayıp yanına iyice yaklaştı, Kız birden irkildi ve düşecek gibi oldu. Aslı o anı fırsat bilerek Merhaba dedi. Düşmesini engellemek için onu tuttu. Kız Aslı’ya baktı ve teşekkür etti.
O güzel gözlerdeki hüznü görünce Aslı’nın içi titredi, kendini tanıttı ve ayak üstü sohbet etmeye başladılar. Adı “Hepgül”dü. Aslı içinden ne güzel bir isim annesi kızı hep gülsün diye bu ismi vermiş olmalı diye düşündü. Ama neden bu kadar hüzünlü olduğuna da takılmadı değil. Bu kadar genç, güzel ve alımlı bir kız neden böyle hüzünlü ve üzgün olabilirdi ki. Aklından bir sürü senaryo geçirdi. Belki de onu da benim gibi sonbaharın hüznü sarmıştır.
Sahilde bir banka oturdular hem denizin dinlendiren dalga sesini dinlediler hem de sohbet ettiler. Aslı öğretmen olduğunu tayin beklediğini söyleyince güldü Hepgül. ‘ Benim annem öğretmen babam polisti onları bir trafik kazasında kaybettim. Ben de yaralandım ve aylarca tedavi gördüm. Şimdi dayımın yanında kalıyorum dedi.
Hepgül liseyi bitirmiş üniversiteye hazırlanıyordu. Konuştukça gözlerindeki hüzün dağılıyor yerini tebessüm alıyordu. Aslı’ya gelecek planlarından söz etti. Polis olmak istiyordu. Hava kararmaya başlayınca gitmeliyim beni merak ederler dedi Hepgül ve tekrar buluşmaya karar vererek ayrıldılar.
Aslı ve Hepgül ara sıra buluşuyor, dertleşiyor ve gelecek planlarından bahsediyorlardı. Hepgül, Aslı ile konuşmanın kendine iyi geldiğini söylüyor, Aslı’da onu mutlu görünce çok seviniyordu. Aslı’nın tayini çıktı vedalaşmak istedi. Hepgül evlerine davet etti Aslı’yı. Dayısı ve yengesi ile tanıştırdı. Dayısı Ahmet Bey mühendis, yengesi Sema Hanım hemşireydi. Hepgül’ü çok sevdikleri her hallerinden belliydi.
Ahmet Bey ;
-Hepgül’üm “hadi bize kahve yap” deyip onu mutfağa gönderdi ve anlattı; Bizim çocuğumuz olmadı kardeşimi ve eşini kaybedince Hepgül’ü yanımıza aldık. Bu kardeşimin son isteğiydi. O bize kardeşimin emaneti ve armağanıdır. Bütün çabamız Hepgül’ün okuyup kendi ayakları üzerinde durması ve güzel bir hayat yaşamasıdır. O bize kardeşimden kalan hatıradır. Gözümden sakınır, sağlıklı ve mutlu olması için her şeyi yaparım Aslı kızım dedi. Kahvelerini içtiler vedalaşarak ayrıldılar.
Aslı yol boyunca Hepgül emin ellerde dayısı ve yengesi ona büyük bir sevgi ile bağlanmışlar bakarken gözlerinin içi gülüyor diye düşündü ve mutlu oldu.
Aslı ve Hepgül iletişimlerini hiç kesmediler, Hepgül polis akademisini kazanmıştı. Çok sevinçli ve heyecanlıydı. Aslı’yı özlediğini söyledi. Aslı onu ziyarete gitti Hepgül çok sevindi. Seninle olmak, dertleşmek beni rahatlatıyor belki de annemin meslektaşı olduğundandır dedi, sarıldılar özlem giderdiler. Aslı çalıştığı köye döndü telefonlaşıyor özlem gidermeye çalışıyorlardı. Hepgül mezun olunca Aslı’yı aradı dayısının çalıştığı ile atanmıştı. Aslı aldığım hiçbir telefon beni bu kadar mutlu etmemiştir Hepgül’üm şuanda seni kucaklamak istiyorum dedi. Hepgül güldü ve hadi aç kollarını bak ben açtım sıkı sıkı sarılalım. Aslı kollarını kocaman açtı ve telefonda öyle bir kucaklaştılar ki birbirlerinin sıcaklığını koyunlarında hissettiler.
Okullar tatil olunca Aslı, Hepgül’ü ziyarete gitti. Polis kıyafeti Hepgül’e çok yakışmıştı ve mutluydu. İki arkadaş özlemle kucaklaştılar, sarıldılar bu kez gözyaşları sevinçten akıyordu. Hepgül bizi bir sonbaharın hüznü buluşturdu, yazın sıcaklığı kucaklaştırdı dedi tekrar sarıldılar, ağladılar ama ikisi de çok mutluydu.